Cilt altı dokularına enjekte edilen ve daha estetik bir görünüm kazandırılması amacıyla birçok bölgeye uygulanması mümkün olan ameliyatsız estetik müdahalelerin tümü, dolgu işlemleri olarak adlandırılmaktadır. Bu işlemler ile ciltte oluşan mimik çizgilerinin giderilmesi, kırışıklık görünümünün ortadan kaldırılması, yüz hatlarının birbirleri ile uyumlu oranlarda şekillendirilmesi ve arzu edilen görünüme kavuşulması gibi avantajlar edilebilmektedir. Aynı zamanda uygulama yöntemleri, kullanılan dolgu maddesi içerikleri ve uygulama alanlarına bağlı olarak farklı dolgu prosedürleri bulunmaktadır.
Son dönemlerin en popüler uygulamaları arasında yer alana pırlanta dolgu işlemleri sayesinde çene dolgusu ve yanak dolgusu gibi taleplerin en etkili şekilde karşılanması mümkün hale gelmektedir. Aynı zamanda bu işlemlerin dudaklar, göz çevresi ve mimik çizgileri üzerinde de olumlu sonuçlar doğurduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle pırlanta dolgu uygulamalarının popülaritesi, hızlı bir artış göstermeye devam etmektedir.
Pırlanta dolgu uygulamaları öncesinde cildin bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve taleplerin karşılanması adına işlemlerin hangi bölgelere yapılacağının tespit edilmesi gerekmektedir. Ardından cildin temizlenmesi ve lokal anestezik kremlerin uygulanması ile bölgesel uyuşmanın sağlanması adımları izlenmektedir. Daha sonrasında ise önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş alanlara hazırlanan dolgu maddesinin enjekte edilmesi ile işlem tamamlanmaktadır.
Pırlanta dolgu işlemleri için, ciltte kendiliğinden de bulunan hyaluronik asit içerikli maddeler kullanılmaktadır. Bu sayede oluşan sarkma, çöküntü, kırışıklık ve yaşlanma belirtilerinin giderilmesi mümkün hale gelmektedir. Ancak hyaluronik asit doğal bir içerik olduğu için zaman içerisinde metabolik olarak çözülme gösterebilmektedir. Bu durum sonucunda ise dolgu uygulamalarının tekrarlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Neye Göre Pırlanta Dolgunun Noktası Sayısı Belirleniyor?
Pırlanta dolgu uygulamaları için belirlenen nokta sayısı, uygulama sırasında enjeksiyon işlemlerinin yapılacağı alanları temsil etmektedir. Bu nedenle kişilerin ihtiyaçlarına, ciltte görülen deformasyonlara ve hastanın yaşına bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir.
Günümüzde genç hastalar için genel olarak 3 nokta sayısı, istenen sonuçların alınması için yeterli olmaktadır. Orta yaş grubu içi ortalama olarak 4 nokta yeterli bir miktar olarak görülmektedir. Ancak cilt deformasyonu ileri derecede olan ve ileri yaş grubunda bulunan hastalar için 8 nokta sayısı tavsiye edilmektedir.
Hangi Dolgu Daha Kalıcı?
Dolgu işlemlerinin doğal bir görünüm sunması ve cilt dokuları ile sağlıklı şekilde barınabilmeleri için mümkün oldukça doğal içerikli ürünlerin tercih edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle vücutta kendiliğinden bulunan ve kaybı sonucunda yaşlanma belirtilerine yol açan hyaluronik asit içerikleri, günümüzde en sık tercih edilen ürünlerin başında yer almaktadır. Ancak bu ürünler, zaman içerisinde vücut tarafından doğal şekilde metabolize edilmekte ve etkisi azalmaktadır.
Vücutta çözünmeyen dolgu malzemeleri, yapay bir görünümün yanı sıra sağlık açısından da çeşitli risklere yol açabilmektedir. Bu nedenle kalıcı bir etkisi olsa da doğal içeriklerin tercih edilmesi önerilmektedir. Doğal içeriklerle yapılan dolgu işlemleri, her seansın sonunda daha kalıcı hale gelmektedir. Bu nedenle mümkün oldukça hyaluronik asit içeren dolgu uygulamalarının birkaç seans boyunca düzenli olarak yaptırılması tavsiye edilmektedir.
SKINFILL Pırlanta Dolgu İle Tedavi Seçenekleri Neler?
Pırlanta dolgu işlemleri için COESIX ™ teknolojisi ile üretilmiş olan Skinfill Plus serisi, kişilerin ihtiyaçlarına ve yaş gruplarına bağlı olarak 3 farklı seçenek sunmaktadır. Her biri yüksek konsantrasyona sahip olan ürünleri ise kısaca şu şekilde sıralamak mümkündür:
- İnce kırışıklıklar için uygun olan Silver Plus,
- Orta/ derin kırışıklar için kullanılan Gold Plus,
- Derin kırışıklıklar için kullanılan Diamond Plus ürünleridir.
Skinfill serisi ile pırlanta dolgu uygulamaları yaptıran kişilerin %92’si, aldığı sonuçtan memnun kaldığını belirtmiştir. İtalya’da üretilen ve CE onayı bulunan bu ürünler, akıcılığı sayesinde cilt altında homojen bir dağılım göstermektedir. Bu sayede çok daha doğal ve estetik bir görünüm kazanılması mümkün hale gelmektedir.
Siz de fikrinizi belirtin